
Tarih boyunca insanlar, çeşitli şekillerde sınıflandırılmışlardır. Cinsiyet, din, dil, ırk… Maalesef tüm bu etiketleri çıkarmamız gerektiğinin göz ardı edilmesi tarihte kara lekelere yol açmıştır. Sınıflandırılma, insanların en başından beri kendilerine ait olan haklarının ellerinden alınmasıyla onları mücadele etmeye sürüklemiştir. Kadınlar Günü’ne ithafen, tarih boyunca yapılmış olan bu sınıflandırmalar neticesinde kadının ”insan” olduğunu ispatlamak zorunda bırakılan Kanada’nın ilk kadın yargıcı Emily Murphy’den bahsetmek istiyorum.

Emily Murphy, 1868 yılında dünyaya geldiğinde, Aydınlanma Dönemi’nin ışığı Kanada’ya henüz ulaşamamış ve kadın haklarına yönelik bir gelişme gerçekleşmemişti. Murphy çocuk ve kadın sorunlarıyla ilgilenen bir kadındı. Eşit İmtiyazlar grubunun üyesiydi. Bu grup, kadının seçme hakkı için mücadele vermiş ve 1916’da bu mücadelesi olumlu sonuçlanmıştı. Aynı senede Murphy’yi derinden etkileyecek bir olay yaşanacaktı. Fuhuşla suçlanan bir kadının davası, uygunsuz olması gerekçesiyle kadınların izlemesine kapatılmıştı. Mahkeme salonunda hem olayları izleyenlerin hem de yargılayanların tamamı erkekti. Murphy bunun bir haksızlık olduğunu, en azından onu yargılayanların kadın olması gerektiğini düşündü. Söz konusu haksızlığa tepki olarak 1916’da Kanada’nın ilk kadın yargıcı oldu.
Emily Murphy’nin İnsanlık Mücadelesi
Murphy ilk davasında almış olduğu karara karşı bir avukat tarafından eleştirildi. Avukatın savunmasına göre Murphy bir insan değildi. İnsan olmayan biri, bir davayı yargılayamazdı. 1867 tarihli Anayasaya göre “insan” kavramının tanımında “kadının” yeri yoktu. Çünkü insan erkeği belirten “he” zamiri kullanılarak tanımlanmıştı. İşte bu gerekçeyle Murphy yargıçlık görevinden alındı. Kadının insan olarak görülmediği bir toplumda kadınlar insan olduklarını kanıtlamak zorundaydı. “İnsanların Davası” adıyla açılan dava ülke çapında ün saldı. 1929 yılının Ekim ayında Danışma Kurulu kadınların da resmi olarak insan sayılmasına karar kıldı ve Murphy görevine geri dönebildi. İnsanın yeniden tanımlanmasıyla kadının Anayasa’da önüne çıkabilecek engel ortadan kalktı. Cinsiyetçiliğe karşı kazanılmış bir zafer bir kadının değil, onunla birlikte birçok kadının birlikte güçlü bir ses oluşturmasıyla kazanılmıştır. Çünkü kadınlar birlikte güçlü!

Küçük Bir Parantez Açıyorum
İnsan yanılan bir varlıktır her daim doğru kararlar vermek bizim yaratılışımıza aykırıdır. Aslolan doğruya ulaşmak için mücadele vermektir. Tarih boyunca birbirimizi sınıflara ayırmış olmamızın yanlış olduğunu, bunlar uğruna verilen mücadeleleri görebiliyor olmak bizi bir nevi şanslı kılar. Bunlardan ders çıkarmamız bizi bu anlamda doğruya götürecek olan bir kestirmedir. Eğer gerekli dersler çıkarılmazsa bizler daimi bir kısır döngüde hapsolmuş olacağız. Zinciri kırmak için geçmişe dönüp bakmak gerek, bakıp ders çıkarmak gerek.
Olmuyorsa zorlayın, kırılırsa zaten değişmesi gerekirdi.
Emily Murphy