
Farketmek.
Aslında tüm mesele bu kelimede yatıyor ama sormamız gereken önemli bir soru var.
‘Neyi farketmem gerekiyor?’
‘Ne olmalı. Ya da ne olmamalı?’
‘Bu nedir?’
Aslında bu soruların ana kaynağı tek bir problemden kaynaklanıyor; karmaşa. Önce bunu çözmemiz gerekiyor.

Steve Jobs, bir konuşmasında ‘Sadelik ve dikkat esas kriteryalarımdan biridir. Fakat sadeliği elde etmek kolay değil. Sadeliği elde etmek için onu karışıklıklardan temizlemek gerekir. Bunun için ise çok çalışmak gereklidir. Ancak buna değer, çünkü sonunda buna nail olunca, karşınızda hiçbir engel kalmayacak.’ diyerek aslında bize bakan pencereye de bir motto sunuyor. Yani aslında tasarımın işlevsel basamaklarından bir parçası da basitlik. Tabii biz şimdi buna bir isim koymayalım. Birazdan bunu şekillendirdiğimizde aslında sizin de fikirlerinizde oluşan karmaşıklığın neden kaynaklandığını bulmamıza yardımcı olacak.
‘Karmaşık bir düzenin içerisindeki basit kılcal damarlar bulmaya çalışın.’
Derste bir proje yapıyorsunuz ya da iş hayatına atılmışsınız ve önünüze gelen proje belki de hayatınızı değiştirecek. Fikirleriniz var ama hangisi doğru ya da hangisi olabilir? Elinize kağıdı alıp birden heyecanla karalıyorsunuz ve madde madde sıralamışsınız. Ama hala bir karar almakta güçlük çekiyorsunuz. Sonra bütün fikirlerinizi bir kenara bırakıp ‘ Off!’ çekiyorsunuz.
‘ Olmuyor, yapamıyorum.’
‘ Bir fikrim yok.’ – yalan-
Kendinizi kandırmayın arkadaşlar. Şimdi bir soluklanalım ve bizim için ne önemli onu bulalım. Doğru sorular soralım.
Bunun için yapmamız gereken öncelikli şeyler var. Bütünü görmek, tüme varmak.
‘Basite indirgeyin. Tüme varın ve daha sonra tümden gelin. Yani fikirler arasında ki zıtlıklara dikkat edin.’
Aslında tıkandığınız noktaların oluşmasının sebebi basamakları doğru takip etmemekten kaynaklanıyor. Yani merdivene ayağınızı atıyorsunuz ama nereye bastığınızın farkında değilsiniz. Kafanızı indirdiğinizde altıncı basamaktasınız ama geriye basmak size beraberinde karmaşa getiriyor.

‘Sonuca ulaşmakta acele etmeyin.’
Ortaya çıkmış bir tasarımın mutfağı aslında fikirlerdir. Fikirler bir tasarımın iskeletini oluşturur. Eğer yaptığınız tasarımda bir fonksiyonu neden yaptığınıza net cevaplar bulamıyorsanız, hata yaptığınızın farkında olmalısınız.
‘ Ben buraya açılıp kapanan bir kapak yaptım. ‘
Gerek var mı?
‘ Buradan çıkan robotik kol, dolu olan bardağı size uzatıyor. ‘ – ne dedin sen –
‘ Hocam ürün burdan geliyor ve buradaki sensör yardımıyla duruyor. ‘
Evladım sensör ne?
Arkadaşlar karmaşıklığın sebebi kendimiziz, bunun farkında olalım. Konu daha çok dağılmadan; tüme varmak ve tümden gelmek, bunları uygulayabileceğimiz bir alan yaratmamız gerekiyor.
“Tümevarım varsayımsal bir genellemedir. Sonucun doğruluğu hiçbir zaman kesin değildir. Tümevarım akıl yürütme yönteminde öncüllerin doğruluğunu kabul etsek bile sonucun doğruluğunu kabul etmeyebiliriz. Yani bütün öncüller doğru olsa bile sonuç yanlış olabilir. Ancak yanlış olmayadabilir.”
Tek tek fikirlerinizi topladınız. Deniz derya oldu, içinde boğuluyorsunuz. Sizin için öncelik sırasına koyun. Kendinize sorun. ‘ Bana ne lazım?’
Sebep sonuç ilişkisini kurabildiğiniz her fikirin aslında temelini güçleştirdiğinizi bilin.
Ortaya çıkarmak istediğiniz tasarımın sınırlarını bu şekilde belirleyin. Siz bir araba mı tasarlayacaksınız. Nasıl yürüyecek. Belki de uçacak. Ya da havada süzülecek. Önemli olan sınırlarınızı belirlemek.

Sınırlarınızı belirleyecek önemli faktörler alt fikirlerden kaynaklanır. Yani fikirlerinize güvenin ve bırakın tasarımın sınırlarını onlar belirlesin. Fikirlerinizi analiz edin ve ayrıştırın, onları kategorize edin. Aynı yolun yolcusuyuz diyen fikirleriniz varsa eğer, bilin ki onlar gerçekten aynı yolun yolcusudur. Dolayısıyla onları ayırmayın. Birleştirerek ilerleyin.
-Henüz buralara kadar gelmişken arkanıza yaslanın ve bir kahve molası verin çünkü yazımızın devamında biraz yorulacağız gibi. Nitekim kimse kolay olacağını söylemedi değil mi? Yoksa söyledi mi? Sizinle tekrar buluşmayı heyecanla bekliyorum.-